Gelecek Zamanlar (Will, Going to, Present Continuous, Simple Present)
İngilizce’de geleceği anlatmak için genelde iki yapı kullanırız: “will” ve “going to”. Her iki yapı da Türkçe’de “-ecek, -acak” anlamına karşılık gelir, fakat kullanım yerleri birbirinden farklıdır. Bu iki yapıya ek olarak “Present Continuous” ve “Simple Present” zamanlarının da gelecek anlamları bulunmaktadır. Fakat kullanım yerleri itibariyle en çok karıştırılan yapılar “will”, “going to” ve “Present Continuous”dur. O yüzden öncelikle bu üç yapının karşılaştırmasıyla başlayacağız ve sonrasında “Simple Present”ın kullanım yerine bakacağız.
Will
- Geleceğe ilişkin tahminlerde
- Konuşma anında bir karar verildiğinde
- Planlanmış bir olayın resmi olarak haberini verirken
Not: “will”in diğer kullanım yerleri için lütfen ilgili yazımızı okuyun: Basit Gelecek Zaman (will)
Going to
- Kesin kanıtlara dayanarak gelecekle ilgili bir tahmin yürütürken
- Gelecekle ilgili bir karar veya plandan bahsederken
Present Continuous
Ajandana yazabileceğin bir plan veya randevudan bahsederken
Yukarıda özetlenmiş olan kullanım yerlerine baktığımızda kafa karışıklığına sebep olan durumun koyu renkle gösterilmiş olan anahtar kelimelerden kaynaklandığını görebiliriz. Yukarıdaki üç yapı da planlardan veya kararlardan bahsederken ya da tahminde bulunurken kullanılabiliyor. Peki öyleyse neden üç farklı yapıya ihtiyaç duyuyoruz? İsterseniz anahtar kelimeler üzerinden giderek aradaki farklara bir göz atalım.
Karar
Eğer yapacağımız şeye o anda karar verdiysek “will” kullanırız. Bu anlamda kullanıldığında Türkçe’ye çevirisi “-ecek,-acak” olarak değil de “yapayım, edeyim” şeklindedir ve bu kullanıma genelde karşılıklı diyaloglarda rastlanır. Örnek:
A: I’m cold. (Üşüdüm)
B: I’ll turn off the air conditioner. (Klimayı kapatayım)A: The phone is ringing. (Telefon çalıyor.)
B: I’ll get it. (Ben bakayım/bakarım.)A: Would you like to drink something? (Bir şey içmek ister misiniz?)
B: I’ll have a cola. (Bir kola alayım.)- Daha önceden düşünüp taşınıp verdiğimiz bir karardan bahsederken “going to” kullanırız. Örnek:
I’m going to learn French this summer. (Bu yaz Fransızca öğreneceğim.)
Tahmin
Herhangi bir dayanağımız olmadan, gelecek hakkında tahmin yürütürken “will” kullanırız. Genelde şu ifadelerle beraber kullanılmaktadır: I’m sure, I think, I don’t think, I hope, I feel, I doubt, probably…
Örnek:
I think she will invite us to the party in her house. (Bence bizi evindeki partiye davet edecek.)
Gördüğümüz, bildiğimiz, duyduğumuz herhangi bir şeye dayanarak gelecekle ilgili tahmin yürüttüğümüzde “going to” kullanırız. Örnek:
Be careful! You are going to fall. (Dikkat et! Düşeceksin = Kişinin tehlikeli bir durum içinde olduğunu veya düşmek üzere olduğunu görüyoruz.)
Look at those black clouds. It’s going to rain. (Şu kara bulutlara bak. Yağmur yağacak. = Havadaki kara bulutlar yağmur yağacağının bir göstergesi.)
Plan
Gelecek ile ilgili yaptığımız planlarda konuyla ilgili sadece bir şeye yapmaya karar vermiş veya niyetlenmişsek “going to” (decision/intention), bunu ajandamıza dahil etmişsek veya ikinci bir taraf dahil olmuşsa bu plana genelde “Present Continuous” (plan/arrangement) kullanırız. Örnek:
I’m going to quit smoking. (Sigarayı bırakacağım.)
I’m having dinner with my old friends this afternoon. (Bu öğleden sonra eski arkadaşlarımla yemek yiyeceğim/yiyorum.)Bazen o işe niyetlenmek ile planlamak arasında pek de bir fark yoktur. Bu gibi durumlarda her iki yapıyı da kullanabiliriz.
We are going to paint the house tomorrow. (Yarın evi boyayacağız.)
We are painting the house tomorrow. (Yarın evi boyuyoruz.)- Planlanmış bir olayın resmi olarak haberini verirken “will” kullanırız. Bu resmi araç TV, radyo veya gazete olabilir. Örnek:
Obama will visit Turkey on Saturday. (Cumartesi günü Obama Türkiye’yi ziyaret edecek.)
Bu üç yapı dışında gelecek zamanda kullanılan diğer bir yapı da Geniş Zaman’dır:
Simple Present
Tarife veya zaman çizelgesine sahip bir olaydan bahsederken. Örnek:
I am going to Ankara tomorrow. The train leaves at 9 pm. (Yarın Ankara’ya gidiyorum. Tren akşam 9’da kalkacak.)