HIZLI İNGİLİZCE: CADILAR BAYRAMI KELİMELERİ
Ekim ayıyla beraber, özellikle İngilizce konuşulan ülkelerde ‘Halloween’ yani ‘Cadılar Bayramı’ heyecanı başladı. Biz de size Cadılar Bayramı ile alakalı birkaç kelime öğretebilmek için bunun yılın en doğru zamanı olduğunu düşündük. Bu bahaneyle Cadılar Bayramı kostümlerinden, şekerlemelerden ve sizi korkutan şeylerden bahsedebiliriz! İngilizce öğrenmeye başladığınızda özellikle tatillerle ve bayramlarla alakalı kelimeler üzerine çalışmak, dağarcığınızı geliştirmek konusunda size oldukça yardımcı olacaktır. Sizin için Cadılar Bayramı ile alakalı en popüler kavramları listeledik:
Boogeyman (US) /Bogeyman (UK) (n.)
[pronounced: ˈboʊɡimen]
Çocukları korkutmak için uydurulan hayali bir ruh, öcü, umacı.
Örnek: "Did you check under the bed for the boogeyman?"
Örnek: What kind of ghost has the best dance moves?
The boogeyman!
Cackle (n., v.)
Gıdaklar gibi atılan kahkaha, genellikle çizgi filmlerdeki cadılarla ilişkilendirilir. "to cackle" şeklinde fiil olarak da kullanılabilir.
Örnek: "The cackle at the end of 'Thriller' always scares me."
Costume (US)/Fancy Dress (UK) (n.)
Başkasına benzemek için giyilen kıyafet, kostüm
Örnek: "What's your costume for the Halloween party? Are you dressing up as a witch or a cat?"
Örnek: "Are you going in fancy dress to the party tonight?"
Ghoulish (adj.)
[pronounced: ˈguːlɪʃ]
Hortlak, gulyabani korkusuna benzer şekilde
Örnek: "Hiram has such a ghoulish sense of humor. He's always joking about death."
Gruesome (adj.)
[pronounced: ˈgruːsəm]
Korkunç, tüyler ürpertici, dehşet verici
Örnek: "I thought Marion's ghost story was so gruesome!"
Jack-'o-Lantern (n.)
Cadılar Bayramı için özel olarak içi boşaltılıp yüz kazınmış balkabağı
Örnek: "Chase made his pumpkin into a jack-'o-lantern with a scene from A Nightmare Before Christmas."
Masquerade (n., v.)
[pronounced: msk-rd]
Başkasının kılığına girmek ya da başkası gibi davranmak. "to masquerade" şeklinde fiil olarak da kullanılabilir.
Örnek: "I love going to masquerade balls. It's so much fun trying to guess who is who."
Petrify (v.)
Birini ölesiye korkutmak, ödünü koparmak
Örnek: "I was petrified after watching The Exorcist for the first time."
Spine-Tingling (adj.)
Heyecan verici, tüyler ürpertici
Örnek: "Clarice was hoping for a spine-tingling experience at the haunted house."
Trick-or-Treat (v.)
Cadılar Bayramı’nda şeker toplamak için sokağa çıkmak. Aynı zamanda çocukların Cadılar Bayramı kostümleriyle mahalledeki bütün evlerin kapısını çalıp sordukları ‘Şaka mı, şeker mi?’ anlamındaki soru.
Örnek Tekerleme:
Trick or Treat
Smell my feet
Give me something good to eat
If you don't, I don't care
I'll pull down your underwear
Siz bu Cadılar Bayramı’nda hangi kelimeleri öğrendiniz? Yorumlar kısmında bize yazın ya da Facebook sayfamızda yorum yapın.