Dil ipuçları

Dil, dilbilgisi, stil ve kelime bilgisi konusunda uzman ipuçları alın

İngilizce'de "ın" ve "at" farkı

by
26 Ocak 2016

"Nerede?” sorusuna cevap verilirken kullanılan birçok edat öğrendiniz. Üstündeyse “on”, arkasındaysa “behind”, önündeyse “in front (of), vs. Hatta en küçük detaylar bile size karşı koyamadı: ”bitişikse “next to”, yakınındaysa “near”. Fakat iki edat hep kafanızı karıştırıyor, değil mi? “in” ve “at”, yer zarfları ile birlikte kullanılırken yani “Nerede?” sorusuna cevap verilmek istendiğinde en sık karıştırılan edatların başında yer alır. Her ikisi de Türkçe’deki –de,-da edatının karşılığıdır ve kafa karıştırmasının sebebi de budur. Peki hangisini ne zaman kullanmalıyız?

in:  Etrafı kapalı ya da çevrili yerler için kullanılır. Bahsettiğimiz şey bir şehir, ülke, bölge ya da bir oda olabilir.

The dog is in the garden. (Köpek bahçede.)

Mary is in the kitchen. (Mary mutfakta.)

The bird is in the cage. (Kuş kafeste.)

I live in Italy. (İtalya’da yaşıyorum.)

at:  belirli bir noktadan bahsederken kullanılır. Bu, şehir içerisindeki herhangi bir yer olabilir. Yani “in” daha geniş alanlardan bahsederken kullanılırken, “at” daha spesifik lokasyonlar için uygundur.

Where are you? - I’m at work. (Neredesin? İşteyim.)

Where does your sister work? - At the hospital. (Kızkardeşin nerede çalışıyor? Hastanede.)

There is a good film at the cinema tonight. (Bu gece sinemada güzel bir film var.)

Tam da burada diyebilirsiniz ki o zaman okul, hastane gibi şehir içerisindeki her yer için “at” kullanabiliriz. Aslında bazen her ikisi de kullanılabiliyor ve “in” ile “at” konusundaki soru işaretleri tam da burada başlıyor. İşte madde madde aradaki nüanslar:

1)Bazen aradaki kullanım farkı sadece Amerikan ve İngiliz İngilizcesi’nden kaynaklanır.

We have many English teachers in school. – BrE

Okulda birçok İngilizce öğretmenimiz var. – İngiliz İngilizcesi

 

We have many English teachers at school. – AmE

Okulda birçok İngilizce öğretmenimiz var. – Amerikan İngilizcesi

2)      Arada bu tarz lehçe farkının olmadığı diğer zamanlarda ise binanın içerisinde olduğunuzu vurgulamak istiyorsanız “in” kullanın. Bunun dışında önemli olan bina değil, ama o civarda olduğunuz ise, yani o yeri bina olarak değil kurum olarak kullanıyorsanız “at” kullanın.

Where are you? –I’m at the library.

Neredesin? –Kütüphanede. (Burada vurgulanan kütüphaneye gelmiş olmam, yani ders çalışmaya ya da kitap okumaya geldiğimi, gelme maksadımı ima ediyorum.)

Where are you? –I’m in the library.

Neredesin? –Kütüphanede. (Burada ise binanın içinde olduğumu vurguluyorum.)

Where is Mary? –She is at school.

Mary nerede? – Okulda. (Binanın içinde ya da dışında olabilir)

 

Where is Mary? - She is in the* school.

Mary nerede? – Okulda. (Binanın içinde)

*Not:  “She is in school”, düzenli olarak okula gittiği yani öğrenci olduğu anlamına gelecektir, o yüzden “the” kullandık. Başka bir örnek: “He is in prison” olabilir, burada amaç hapse girdiğini, yani mahkum olduğunu vurgulamaktır. Benzer kullanımlar: in university, in high school, in jail.

Where is John? - He is in hospital for an operation.

John nerede? - Bir operasyon için hastanede. (Tedavi amaçlı orada olduğu yani hasta olduğu vurgulanıyor. Amerikan İngilizce’sinde bu bağlamda hastane için “the”lı kullanımı da mevcuttur.)

 

Where are you? - I’m at the hospital.

Neredesin? – Hastanedeyim. (Kısa süreli – hasta ziyareti ya da muayene için oradasın.)

 

3)      Kişilerin işlerini nerede yaptığından bahsediyorsanız “at” kullanın.

My mother works as a nurse at the hospital.

Annem hastanede hemşire olarak çalışıyor. (Burası onun işyeri.)

 

4)      “at” ile kullanılan fakat “the” kullanılmayan bazı kalıplaşmış kullanımlar ise şöyledir: at home, at work, at school, at university, at church.

Örnek: What subjects do you learn at school? (Okulda hangi dersleri öğreniyorsunuz?)

 

Biraz kafanız mı karıştı? Hadi küçük bir alıştırma yapalım:

- He works at the museum. (İşyerinden bahsediyoruz.)

- Where are you? – I’m at the museum. (Müzenin içinde de, girişinde de, bahçesinde de olabilirim. Önemli olan müzeye gelmiş olmam.)

- I really liked the paintings in the museum. (Müzenin içinden bahsediyorum.)