PSİKOLOGLAR AÇIKLIYOR: İNGİLİZCEYİ NASIL ETKİLİ BİR ŞEKİLDE ÖĞRENEBİLİRSİNİZ?
Psikolog Richard Roberts ve Roger Kreuz’un birlikte hazırladıkları ‘’Yabancı Dilde Akıcılık Nasıl Kazanılır? Bilişsel Bilim Yetişkinlerde Dil Öğrenimine Nasıl Yardımcı Olur?’’ adlı kitapta, bilişsel süreçlerimizin özelliklerine dayanarak, yetişkin bireylerin yabancı dili nasıl öğrenebileceklerine dair pek çok yöntem yer almaktadır. Türkçe baskısına internetten ve seçkin kitabevlerinden ulaşabileceğiniz bu kitapta yer alan yöntemlerin 10 tanesini sizin için seçtik.
1. SONUCA DEĞİL SÜRECE ODAKLANIN
Dil öğrenirken, genellikle ulaşmak istediğimiz hedefimiz olan sonuca yani o son resme odaklanırız. Dil öğrenme süreci başlangıcından bitişine kadar yüksek efor sarf etmeyi, disiplinli olmayı ve ilham almaya açık olmanızı gerektirir. Bu nedenle sizi bekleyen son resmi hayal etmek yerine, öğrenme sürecinizi doğru şekilde organize etmeye odaklanırsanız, stresten kurtulursunuz ve ilerleme hızınız stresinizden etkilenmez.
Bunun yanında, genelde öğrenme becerilerimizi abartarak daha kısa sürede sonuç almayı umarız. Stres yönetimini sağlamak bu anlamda sizi daha sabırlı ve öğrenme sürecine odaklı hale getirir. Ayrıca sürece odaklanırsanız, ders çalışma düzeniniz iş seyahatleri, sağlık durumunuzdaki bozulmalar gibi beklenmedik gelişmelerle kesintiye uğrarsa motivasyonunuzu kaybetmezsiniz.
2.HER GÜN 20-30 DAKİKA EGZERSİZ YAPIN
Yeni çalışma alışkanlıkları edinirken öğrendiklerinizin miktarını değil kalitesini dikkate alın. Küçük ama düzenli adımlar atarak, yaptığınız aktiviteleri okuma, kelime öğrenme, film izleme gibi aktivitelerle çeşitlendirin.
"K+ metodu mükemmel sonuçlar verir: Özellikle İngilizce öğrenmeyi maksimuma çıkarmak için bilimsel temellere dayanan geri bildirimlerden ve grupça öğrenmeden faydalanarak tasarlanmıştır. Kaplan yaklaşımının hedefi, öğrencilerin yeni öğrendiği bilgileri en etkili biçimde, grup içinde geri dönüşler alarak kullanabilmelerini sağlamaktır. Yabancı dil öğrenirken her öğrencinin miktar ve yoğunluk anlamında farklı bireysel ihtiyaçları olacaktır. Biz de K+ Online tools adını verdiğimiz, kendi kendine öğrenme imkanı tanıyan çevrim içi modüller oluşturduk. Bunlar sayesinde öğrenmeyi hem sınıfta yaparak hem de okul dışına taşıyarak süreci daha etkili ve ilgi çekici kıldık. "
Dr. Bror Saxberg, MD, PhD, Kaplan’ın eğitim çalışmaları direktörü. Dr. Saxberg Harvard ve Oxford Üniversitelerinde eğitim aldı. Aynı zamanda Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) pedagoji alanında uzman olarak tanındı.
3. ÖĞRENDİĞİNİZ DİLİ GÜNLÜK HAYATINIZA TAŞIYIN
Etrafınızdaki nesnelerin üzerine etiketler yapıştırmak yerine, nesneleri elinize her aldığınızda yabancı dilde nasıl adlandırıldıklarını kendinize sorun. Kısacası yeni öğrendiğiniz kelimelere bilinçli olarak hayatınızda yer vermeye çalışın.
4. DURAKSAMA İFADELERİNİ ÖĞRENİN
Öğrendiğiniz dili ana dili olarak konuşan biriyle karşılaştığınızda ya da sizden daha iyi konuşan biriyle bir araya geldiğinizde panik olmamak ve konuşurken çekinmemek için aklınıza gelmeyen kelimeleri düşünürken size zaman kazandıracak ifadeleri öğrenin. Örneğin; Türkçede ‘’eeee…ıııııı…’’ yerine öğrendiğiniz dilde hangi ifadeyi kullanabileceğinizi bulun.
5. DİNLEME BECERİLERİNİZİ FARKLI KONUŞMACILARLA GELİŞTİRİN
Okulda ya da dil kursunda aynı çalışma kitabını kullandığınızdan dolayı zaman içinde kulağınız alışır ve öğretmeninizi daha iyi anlamaya başlarsınız. Farklı aksanlarda ve farklı hızda konuşan insanlarla karşılaştığınızda bu durum biraz kafanızı karıştırabilir. Bu nedenle filmler, diziler izleyerek, dersler ve podcast yayınları dinleyerek kulağınızı geliştirebilir ve olası bir anlamama durumuna karşı hazırlıklı olabilirsiniz.
6. ÖĞRENDİKLERİNİZİ HAFIZANIZA KAZIYIN
Yeni öğrendiğiniz bilgileri kısa süreli hafızanızdan uzun süreli hafızanıza aktarırken onu anlamaya ve sindirmeye çalışın. Daha önce bildiklerinizle, hayatınızla, işinizle ve alışkanlıklarınızla öğrendikleriniz arasında bağ kurmaya çalışın. Bu fenomene psikolojide ‘’öz-referans’’ adı veriliyor. Daha anlaşılır olması adına şu örnekle açıklayabiliriz: Kendimizle ilişkilendirerek hafızamıza yerleştirdiğimiz için, genellikle kendi doğum günümüze daha yakın doğum günlerini hatırlamamız daha kolaydır.
Yetişkinlik döneminde yabancı dil öğrenmeye çalışırken o zamana kadarki hayat tecrübenizin yardımıyla, daha önce hafızanıza yerleşmiş yabancı dil öğelerini oradan tekrar çağırabilirsiniz. Tabi ki hatırlanması gereken her kavram, öz-referansla kolayca uyumluluk göstermeyebilir. Fakat bu kavramlar hakkında derinlemesine düşünmek, öğrenilen bilgi üzerinden yüzeysel olarak geçmekten her koşulda çok daha iyidir. Bu anlamda öz-referans, bilişsel setinizdeki en etkili araçlardan biri olabilir.
7. OLUMLU DÜŞÜNÜN
Düşünceler ve duygular arasındaki bağlantıyla ilgili şu basit prensibi hatırlamak gerekir: Olumlu bilgiler hafızaya daha etkili işlenir ve olumsuz olanlara göre daha uzun süre hatırlanır. Bunun yanında, hoş olmayan anıların zamanla zayıfladığı da kanıtlanmıştır. Olumlu bilgiyi hatırlama eğilimi, yetişkin öğrenciler için ayrı bir öneme sahiptir ve belki de öğrenme sürecinde rahatlamalarını sağlayabilir.
Olumlu dilsel özelliklerin işlenmesi, hatırlanması ve bellekten tekrar çağrılması olumsuz olanlara göre daha kolaydır. Bir yabancı dili hikaye anlatmak, sunum hazırlamak ya da sohbet etmek için kullanırken olumlu bir bakış açısıyla yaklaşırsanız avantaj sağlarsınız. Örneğin; Sizin için ‘’Başkan bir kadındır’’ önermesinde bulunmanız ‘’Başkan bir erkek değildir’’ demenizden daha kolaydır. Dinleyenler için de söylemek istediklerinizi anlamak, olumlu bir cümle kurduğunuz için daha kolay olacaktır.
8. ÇALIŞMA KOŞULLARINIZI DÜZENLEYİN
Hafızanızda daha önce yer eden bilgiler, yeni ezberlediklerinizle örtüşürse bunları hafızanızda tutmanız daha kolaydır. Tam tersi şekilde de eğer örtüşmezlerse hafızanız hatırlamakta zorlanacaktır. Bu muhtemelen başınıza gelmiştir: Derste kelimeleri eksiksiz ezberlemişsinizdir ve sınavdan kolayca geçersiniz fakat bunları gerçek hayatta kullanmaya çalıştığınızda bir bakarsınız ki hepsi aklınızdan uçup gitmiştir. Bu unutma halini yaşınıza bağlamayın ve kendinizi suçlamayın; aslında buradaki temel hatanız, öğrendiklerinizi hafızanıza yanlış şekilde kodlamaya çalışmanız. Aynı koşullarda öğrenmeye devam ettiğiniz sürece bu durum tekrarlayacaktır, bu durumda yeni öğrenecekleriniz için farklı bir yöntem uygulamanız gerekir.
Ruh haliniz de öğrendiklerinizi hatırlama kabiliyetinizi etkiler. İçinde bulunduğunuz ruh haliyle uyuşan bilgilerin akılda kalması ve hatırlanması daha kolaydır. Örneğin; eğer sinirliyseniz, sizi aynı şekilde hissettiren durum ya da olayları hatırlamanız daha kolaydır. Bu aynı zamanda tartışma sırasında neden iki tarafın birbirine geçmişte anlaşamadıkları konuları, o anki durumla alakası olmamasına rağmen hatırlatmasını da açıklar.
Tabi ki her bilgiyi ruh halinize göre kodlamanız ya da yerleştirmeniz ve bunu hata yapmadan başarmanız imkansız. Bu kodlamayı kolaylaştırmak için yetişkinler yabancı bir dili öğrenirken içindeki bulundukları koşulları kendilerine adapte ederek kendilerine özel bir kodlama alışkanlığı geliştirebilirler.
9. ÇALIŞMA ŞEKLİNİZİ DEĞİŞTİRİN
Aralıklı çalışmanın etkisinden faydalanarak bulunduğunuz yeri, süreyi ve öğrenme biçiminizi değiştirin. Eğer çalışmak için iki saatiniz varsa, bir saat çalışıp ardından başka bir aktiviteye geçip sonra tekrar çalışmaya dönmeniz daha iyidir.
Aralıklı çalışma hakkında şunu hatırlamakta fayda var, verdiğiniz ara sonrası çalışmaya her dönüşünüzde en son bıraktığınızdan daha kötü başlayacaksınız. Bu çok normal ve aslında tamamıyla ihtiyacınız olan şey. Aralıklı çalışmanın anlamı tam da bu, size öğrendiklerinizi unutturup ardından kısa bir süre sonra kısa bir tekrarla öğrenmenizi sağlıyor. Tekrar öğrenmeyi zamanla kendinize göre uyarlayacağınız için aralıklı çalışma daha kolay gerçekleşecektir. Ayrıca çalıştığınız yeri değiştirirseniz önceki kodlamanın etkisini azaltacak ve farklı koşullarda dili kullanma konusunda kendinizi daha rahat hissedeceksiniz.
10. DİKKATİNİZİ BAŞKA YÖNE VERİN
Dikkatinizi sınıftan ya da dersten farklı bir noktaya çekmek öğrendikleriniz üzerinde kuluçka etkisi yaratacaktır. Çözülmeyi bekleyen soruna dışarıdan bakmak, yaratıcı bir yaklaşım üretmeyi ve daha etkili bir çözüm yolunu bulmayı kolaylaştıracaktır. Ayrıca uykunun da kuluçka etkisini arttırdığı kanıtlanmıştır.
Bu makale, ‘’Becoming Fluent: How cognitive Science Can Help Adults Learn a Foreign Language’’ kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır.
FAYDALI LİNKLER:
- Yurt dışı İngilizce kurslarında %25'e varan indirim
- Online İngilizce Seviye Belirleme Testi (Ücretsiz)
- Kaplan International Broşürü (Ücretsiz)
Yurt dışında kısa sürede İngilizcenizi geliştirmeyi düşünüyorsanız, Kaplan International English olarak sizlere sunduğumuz Yoğun İngilizce kursu programlarımıza göz atabilirsiniz. Bu programlarımız hem kısıtlı zamanı olanlar için hem de çabuk ilerleme kaydetmek isteyenler için idealdir.